2006 yılında Microsoft, insanların bilgisayarlar ile etkileşim kurabilecekleri, yüzey bilgisayarı (surface computing) adını verdiği yeni bir yöntemi duyurdu. O güne kadar alışılagelmiş olan fare ve klavye yerine masa üzerine yerleştirilmiş dokunmatik bir ekran yer alıyordu. Ekranın arkasındaki masanın içerisinde yer alan beş adet kamera, ekran üzerindeki hareketleri algılayacak şekilde konumlandırılmıştı. Bu kameralar, ekranın ardından ekran üzerindeki nesneleri görebilecek, tanıyabilecek ve okuyabilecek kapasitedeydiler. Bu kameralar ayrıca el hareketlerinin yanı sıra kalemlerin ve fırçaların hareketlerini tanıyabilecek, kredi kartlarını ve sadakat kartlarını okuyabileceklerdi.
Bilgisayar üzerindeki yazılım, ekran ile etkileşimde ulan birden fazla temas noktasını aynı anda işleyebilecek şekilde hazırlanmıştı. Bu sayede birden fazla insan, bu yüzey bilgisayarı ile aynı anda iletişim kurabilecekler, tek bir kullanıcı ise aynı anda birden fazla işlemi gerçekleştirebilecekti. Örneğin bir yüzey bilgisayarı, yüzeyi üzerine yerleştirilen dijital fotoğraf makinesini algılayabilecek, makinedeki fotoğrafları yükleyebilecek ve ardından bu fotoğrafları yüzey üzerinde gösterebilecekti. Fotoğrafın yüzey üzerindeki boyutunu büyütmek için kullanıcısının tek yapması gereken, fotoğrafın iki zıt köşesine dokunup parmaklarını iki zıt noktaya hareket ettirmekti. Şarkıları da bir müzik oynatıcısının içine aktarmak da yine aynı şekilde gerçekleştiriliyordu. Yüzey bilgisayarının amacı, o güne kadar bilgisayarlar üzerinde yapılan işlemleri daha içgüdüsel bir şekilde gerçekleştirebilmekti.
Günümüzde Microsoft Surface (Yüzey) adı verilen tablet bilgisayarlar, her kesimden kullanıcıya hitap etse de, ilk üretilen yüzey bilgisayarları daha çok kurumsal kullanıcılara yönelikti ve otel lobileri ya da mağazalarda kullanılacak şekilde tasarlanmıştı.