Münih'teki Bundeswehr Üniversitesi'nden Ernst Dieter Dickmanns ve ekibi, tümüyle kendi kendine gidebilen ilk sürücüsüz araba üzerinde çalıştı ve bu arabanın tasarımını tamamladı. Arabayı bir dizi kamera ve algılayıcı ile donatan ekip, bu aygıtlar üzerinden arabanın çevresinde olan biteni sürekli olarak kaydetti ve ardından kaydedilen görseller otomatik olarak işlenerek arabanın direksiyonuna, gaz ve fren pedallarına arabanın hareket edebilmesi için gerekli olan sinyalleri gönderdi.
Bu araba insansız olarak hareket eden ilk sürücüsüz araba değildi elbette. Bundan yaklaşık on yıl önce Japonya'daki Tsukuba Makine Mühendisliği Laboratuvarı, özel olarak tasarlanmış ve üzerinde özel işaretler bulunan bir yolda saatte otuz kilometre hızla gidebilen bir araba icat etti. Ancak 1986 yılında Dickmann ve ekibinin ürettiği araba çok daha kararlı bir tutum sergiledi ve kendi yolunu kendi kendine, herhangi bir işaretçiye gerek olmadan bulabilmeyi başardı. Bundan bir yıl sonra yapılan testlerde araba, saatte 100 kilometre hıza ulaşabildi.
Avrupa Komisyonu, PROMETHEUS adı verilen bir araştırma ve geliştirme projesine parasal yardım yapma kararı aldı. Aldığı bu destekle yoluna devam eden Dickmanns, takip eden sekiz yıl boyunca sürücüsüz araba üzerinde sayısız iyileştirmeler yaptı. Projeye ait olan en son tanıtım toplantısında ekip, motorları yeniden tasarlanan iki adet Mercedes 500 SEL model arabayı Paris'in çok şeritli yollarına çıkardı ve bu arabalar, 1.000 kilometre yol katetti. VAmP ve onun ikizi Vita-2, saatte 130 kilometre hıza ulaşmayı başardı ve aynı zamanda bu arabalar, yavaş giden arabaları sollamak için sol şeride otomatik olarak geçiş yapabilecek şekilde yeniden programlandılar.