On dokuzuncu yüzyılın sonlarında Valdemar Poulsen telgrafonu mıknatıslanmış bir tel üzerinde ses kaydetme aracı olarak geliştirildi. Bununla birlikte, bu makinelerin ses kalitesi zayıftı ve telin kendisi genellikle makinenin içine yerleştirildiğinden ses kayıtlarını uzun süreliğine saklamak için pek kullanışlı değildi. 1928'de Alman mühendis Dr. Fritz Pfleumer (1881-1945) manyetik tozu ince bir kağıt şeridine başarıyla sabitlemeyi başardığında önemli bir gelişme meydana gelmiş oldu. Bu daha sonra manyetik tellerden daha etkin bir şekilde manyetik sinyalleri kaydetmeyi başarabilen bir yöntem halina gelmişti ve bu buluş, ses bandına kayıt tekniğinin önünü açtı.
1930'da Berlin'in AEG şirketi, Pfleumer prensibinden yararlanacak bir ses kayıt cihazı olan manyetofon üzerinde çalışmaya başladı. Bantın kendisini geliştirmek için, plastik alanında edindiği uzmanlığı kullanan BASF ile bir işbirliğine gitti. BASF tarafından geliştirilen sistem, bir demir oksit kaplı, dar bant selüloz asetat kullanıyordu ve böylece kayıt işleminde bandın manyetize olması sağlanıyordu. AEG K1 manyetofonu ve BASF manyetik bandı 1935 Berlin Radyo Fuarı'nda birlikte sergilendi.
AEG K1, II. Dünya Savaşı sırasında Naziler tarafından yoğun bir şekilde kullanıldı. Savaştan sonra, bir dizi model ABD'ye gönderildi ve burada ses kaydında bir devrimin temelini oluşturdular.
Ayrıca bkz.: Ses kaseti, sekiz parçalı ses bandı (Stereo 8), videoteyp kaydı, dijital ses kaseti (DAT)