Ole Kirk Christiansen, 1932'de küçük bir Danimarkalı kasaba olan Billund'tan gelen mütevazi bir marangozdu ve çocuklar için ahşap oyuncaklar yapıyordu. Avrupa hala depresyondaydı ve bir marangoz olarak çalışmak zordu ancak Christiansen'in özenle hazırlanmış oyuncakları son derece popülerdi. Christiansen 1934 yılında kendi şirketini kurdu ve adını "iyi oynamak" anlamına gelen Danimarka deyimi leg godt'un kısaltması olan LEGO olarak adlandırdı. Okumaya devam et "LEGO"
Manyetik Şerit
Eğer şimdi cüzdanınızı veya para çantanızı şu anda kontrol ederseniz, varlığını, düzgün bir şekilde basılmış kıyafetlere borçlu olan ve manyetik şerit olarak da bilinen bir veri depolama ürününü görmeniz olasıdır. Okumaya devam et "Manyetik Şerit"
Jet Botu
Sör William Hamilton (1899 - 1978), jet botu üzerinde çalışmaya başlamadan önce halihazırda su bazlı mekanikler üzerinde çalışmıştı. 1954 yılında türünün ilk örneği olan jet pompasını icat etmişti. Bu pompa temelinde suyun tepki kuvvetinden faydalanmaktaydı. Jet pompası bir pervane aracılığı ile merkezkaç kuvveti oluşturmakta ve bu kuvvet ile de su altında ileri doğru bir akıntı oluşturarak suyu motorun içinden geçirerek geriye doğru aktarıyordu. Okumaya devam et "Jet Botu"
Yapay Sinir Ağı
İnsan hafızası üzerinde yapılan çalışmalar 1943 yılında Warren McCulloch ve Walter Pitts'in, nöronların nasıl çalıştığına yönelik yazdığı makalenin ardından büyük bir değişikliğe uğradı. Nöronlar, sinir sisteminin öğrenme ve farkındalık ile ilgili bölümünü oluşturan dokuyu oluşturan hücrelere verilen addır. Bundan altı yıl sonra, D. O. Hebb, sinir bağlantılarının her bir kullanımda güçlendiğini açıklamıştır. İşte tüm bu çalışmalar ve araştırmalar, yapay sinir ağı üretilmesine yönelik çalışmaların başlamasına da önayak olmuştur. Okumaya devam et "Yapay Sinir Ağı"
Fotolitografi
Fotolitografi, baskı endüstrisinde kullanılan eski bir yöntemin modernize edilmiş halidir. Taş baskı olarak da bilinen litografide yumuşak kireçtaşı parçaları üzerine asit ile yakılarak oluşturulan yağ bazlı görseller yerleştirilir. Taşın yağsız kalan kısımları ise akasya zamkı ile kaplanır. Ardından yağ bazlı mürekkep taşın kaplanmamış kısımlarına dökülür ve bu sayede karmaşık görsellerin ve harflerin bulunduğu bölgeler yeniden oluşturulabilir. Okumaya devam et "Fotolitografi"