Ucu keskinleştirilmiş bir direğin ya da mızrağın ilk örneklerine Almanya'nın Schöningen bölgesinde rastlanır. Bu bölgede bulunan 8 adet mızrak, M.Ö. 400.000 yılına aittir. Antik dünyada yaşayan avcılar her bir direğin ucunu çakmak taşı kullanarak keskinleştirerek onu bir mızrak haline getirerek çok daha verimli bir silah olarak kullandılar. Yine Almanya'nın Bremen bölgesi yakınlarında bulunan Lehringen'de yaşamış insanlar bir mamut iskeletinin içerisinde tümüyle korunmuş bir mızrak bulundu. Bu buluntu sayesinde o dönemde mızrakların savaş ya da korunma amaçlı olmaktan ziyade genellikle avcılıkta kullanıldığı anlaşıldı. Mamut gibi büyük bir hayvanın görece zayıf olan bir mızrakla öldürülmekten ziyade onu bir tuzağa sürüklemek amacıyla kullanıldığına inanılmaktadır.
M.Ö. 60.000 yılı civarında Neanderthaller, Fransa'da bulunan kaya barınaklarında ve geçici avlama kamplarında küçük çakmak taşı parçalarını keskinleştirerek mızrakların ucuna yerleştirdi. Sahara'da bulunan avcılar da uçları keskinleştirilmiş taşları da benzer bir amaçla kullanırken, Orta Amerika'da yerleşik bulunan avcılar ise doğal bir volkanik cam olan obsidyen kullandılar. Dünya genelinde Taş Devri süresince insanlar, küçük taşları ve çakmak taşlarını küçük birer mikrolit olarak bilinen keskin bıçak ağızları olarak kullanmayı öğrendiler.
Mızrak kullanımına yönelik en önemli iyileşme ise M.Ö. 5.000 yıllarında başta bakır olmak üzere metal kullanımına yönelik iyileşmelerin görüldüğü Güneydoğu Avrupa'da gerçekleşti. Bakır'ın ardından M.Ö. 2.300 yıllarında bakırın bir alaşımı olan bronz ve kalay, M.Ö. 1.000li yıllarda ise demirin kullanımı takip etti. Bu yeni metaller sayesinde insanoğlu, daha verimli, sert ve keskin mızraklar üretmeyi başardı.