Mikrodalga Fırın'ın bulunuşu neredeyse tümüyle kazara gerçekleşmiştir. Mikrodalga fırının mucidi Percy Spencer (1894-1970) bir elektronik uzmanıydı ve bir radar ekipmanı üzerinde çalışıyordu. Makinenin güç ünitelerinden birisi olan "magnetron"un yanında durduğunda cebindeki çikolatanın eridiğini gördüğünde çok şaşırdı.
Meraklanan Spencer, diğer nesneleri de magnetronun yanına koyarak onların magnetrona nasıl tepki verdiklerini inceledi. Henüz patlamamış durumda olan mısırlar bile patlıyordu. Spencer, kendisinin de diğer objeler gibi etkilenmemesi için magnetrondan uzakta duruyordu. Bir sonraki gün bir yumurtayı pişirerek, kabukları kırılmamış bir yumurtanın mikrodalga fırına konulduğunda patladığına şahit oldu.
Spencer buluşunun potansiyelinin farkına vardı ve yemek pişirmek için kullanılan daha verimli bir aygıt tasarlamaya karar verdi. 1945 yılında bu aygıtın patentini almak için başvurdu 1946'nın sonlarına gelindiğinde geliştirdiği cihaz Boston, Massachusetts'te test ediliyordu. Kısa bir süre içerisinde ticari olarak satışa sunulmaya hazır modeller piyasaya sürüldü. Bu erken modeller müşteriler tarafından hoş karşılanmadı. Buna gerekçe olarak muhtemelen cihazın 1,8 metrelik yüksekliği, 5.000$'lık fiyatı ve magnetron eklentisini soğutmak için kullanılması gereken özel bir tesisat sisteminin gerekliliği gösterilebilir. Ancak gün geçtikçe bu ürünler daha güvenli ve sıradan kullanıcılar tarafından kullanılabilecek bir hale geldiler. 1975 yılına gelindiğinde mikrodalga fırın satışları, gaz fırın satışlarından daha fazla idi.
Mikrodalga fırınların sıradan fırınlara oranla dezavantajları yok değil. Örneğin mikrodalga fırında bir et pişirmek istediğinizde, etin dış kısmının kızarmadığını görürsünüz. Aynı zamanda çok hızlı pişirme süresi sebebiyle yemeğin bazı kısımlarının diğer kısımlara oranla eşit miktarda pişmemesi sonucu ile de karşılaşabilirsiniz. Tüm bu sorunlara rağmen çoğu insan mikrodalga fırınları artık mutfakların vazgeçilmez bir aracı olarak görüyorlar.