Liposuction, aşırı yağlı dokuların deri altından emilmesi yöntemi ile yapılan bir yağ aldırma operasyonudur. Bu yöntem ilk olarak 1974 yılında İtalyan jinekolog Giorgio Fischer tarafından geliştirildi. Fischer, birbirine bağlı durumda olan bir sondaya ve elektrik yardımı ile dönen bir cerrah bıçağından (skalpel) oluşan bir mekanizmanın bir emme cihazına iliştirilmesi sonucunda yağ aldırma işleminin mümkün olabileceğini keşfetti. Liposuction işlemi, önceleri karın bölgesinde ameliyat yapılmadan önce fazla yağların alınması için kullanılıyordu. Erken liposuction denemelerinde en büyük sorun, hastanın yüksek miktarda kan kaybetmesi idi.
Bundan dört yıl sonra Fransız plastik cerrahı Yves-Gerard Illouz, liposuction yönteminin kozmetik gereksinimler için de kullanılabileceğini keşfetti. Ucu keskin olmayan bir sonda kullanan Illouz, bunun sonucunda hem ameliyat sırasında oluşabilecek sorunların önüne geçti, hem de ameliyat sonrasındaki iyileşme sürecini önemli ölçüde azaltmış oldu. 1980lerin başlarında bu yöntemin tanıtımı Birleşik Devletler'de yapıldı ancak işlemin her zaman başarılı sonuçlanmaması, popüler olmasının önüne geçen en önemli etkendi.
1985 yılında Kaliforniyalı bir dermatolog olan Dr. Jeffrey Klein, tümesent anestezi yöntemi ile bu problemin önüne geçti. Bu yöntemde yüksek miktarda lidokain ve vazokonstriktif bir ilaç olan epinefrin karışımı kullanılır. Bu ilaç karışımı, kanama riskini önemli ölçüde azalttığı gibi, genel anestezi gereksinimini de ortadan kaldırır.
Günümüzde özellikle kadınların "mükemmel vücut" saplantısı, yağ aldırma olarak da bilinen liposuction yönteminin daha önce hiç olmadığı kadar popüler olmasını sağladı. Bu yöntem, özellikle aşırı şişman olmayan ancak vücutlarının belirli bölgelerinde fazladan yağ bulunan kişilerin bu yağları aldırarak vücutlarındaki görsel orantısızlıkları gidermelerinde olumlu sonuçlar vermektedir. Liposuction yöntemi ile en çok karın, kalça, bacak ve diz bölgelerindeki yağlar aldırılır.