LED (light-emitting diode - ışık yayan diyot) yarı iletken bir cihazdır. Bütün yarıiletkenlerin, yapılarında bulunan az bir miktar kimyasal katkıların sebep olduğu yabancı madde nedeniyle farklı oranlarda elektrik akımı yürütebilme kapasitesine sahiptir. N-tipi bir kirlilik, yarıiletkene ilave bir elektron ekler ve bir P-tipi kirlilik, bir elektron deliği sağlar. Elektronlar, negatif yüklü parçacıklar, doğal olarak çok elektronlu (negatif) alanlardan az elektronlu alana (pozitif) geçer.
Bir diyot üzerinde, N-tipi bir malzeme bir P-tipi olanın yanına yerleştirilir ve ikisi elektrotlar arasında bir sandviç misali konumlandırılır. Bu kurulum sadece N-tipi tarafın elektrodundan P-tipi tarafın elektroduna elektrik akımının (elektron akışı) gerçekleşmesine izin verir.
Bir elektron bir elektron deliğine düştüğünde, bir enerjiyi bir foton biçiminde serbest bırakır. Sonuç olarak, elektronlar diyodun bir tarafından diğerine geçtiğinde ışık yaymış olur. Yarı iletkende kullanılan malzemelerin türüne bağlı olarak, farklı dalga boyu ışıkları üretilir.
1962'de Nick Holonyak (1928) sentetik galyum arsenit fosfit kristallerinden yapılmış bir diyot oluşturdu. Bu, gözle görünür bir ışığın üretilmesini sağladı ve bu ışık ilk görünür spektrumlu LED olarak kayıtlara geçti. Holonyak aynı zamanda benzer prensipleri kullanarak, bugünün CD okuma lazerlerinin öncülüğünü yapan bir yarı iletken lazer prototipi hazırladı.
LED'ler dijital saatlerde, saatlerde, televizyonlarda, trafik lambalarında ve birçok elektronik cihazın ekranlarında kullanılır. Kızılötesi LED'ler ise uzaktan kumandalarda kullanılır. LED'ler, geleneksel ampullerden daha az atık ısı enerjisi oluşturdukları için, aynı zamanda güç tasarruflu aydınlatma sistemleri, lambalar veya el fenerleri için de idealdir.