Yirminci yüzyılda yapılan icatların sayısı arttıkça bu icatların ortaya çıkardığı atıklar da çevremizi kirletmeye başladı. Bize zaman kazandıran kullanışlı aygıtlar arasında toz torbasız elektrik süpürgeleri, ne kadar sıcak olduğunu gösteren tencere ve sürücüsü yanlış yola girdiğinde sürücüsünü uyaran araba gibi pek çok aygıt yer aldı. Ancak bunlar arasında belki de en işe yarar olanı olarak kendi kendini temizleyen pencere gösterilebilir.
Kendi kendini temizleyen pencere ilk olarak kulağa gereksiz, boşuna üretilmiş bir icat olarak görülebilir. Bu buluşun ardında kullanılan yenilikçi teknolojiler her ne kadar önemli olsa da kaçımız pencerelerimizin ne kadar temiz olduğuna kafa yoruyoruz? Yapılan araştırmalar aslında kirli pencerelerin bizi sanılandan çok daha rahatsız ettiğini ortaya koyuyor. İlk kendi kendini temizleyen pencereyi 2001 yılında icat eden PPG Industries adındaki şirket, 2000 yılında Better Homes & Gardens dergisi aracılığı ile bir anket düzenledi ve bu anketten insanların en ilgilendikleri ürünün kendi kendini temizleyen pencere olduğu ortaya çıktı.
SunClean by PPG adı verilen pencere, kendi kendini temizlemeyi üzerinde bulunan son derecede ince bir titanyum oksit tabakasına borçludur. Bu tabaka, güneşten gelen ultraviyole ışığını aldığında üzerindeki organik toz parçacıklarını parçalayabilme yeteneğine sahiptir. Su emme özelliğine sahip olan pencere bu sayede yağmur yağdığında üzerinde su damlacıklarının da birikmesini önlemektedir. Yağmur suyu damlacıklar halinde pencere üzerinde birikmektense ince bir su tabakası halinde pencereden akar. Günümüzde kendi kendini temizleyebilen pencereler bir dizi üretici tarafından piyasaya sürülmüş olmasına rağmen satış rakamlarına bakıldığında tüketicilerin bu pencerelerin normal pencere fiyatlarına eklediği %15 ila %20 oranındaki artışın, kendi kendini temizleme yeteneği için belki de biraz pahalı olduğu görüşünde olduğunu gösteriyor.