Kalp - akciğer makinesi hakkında bilgi vermeden önce tarihte bu makinenin icadına ilham veren olaylardan birisinden bahsetmemiz yerinde olur. 1930 yılının Ekim ayında akciğer atardamarının tıkalı olması sebebiyle genç bir hasta nöbet geçiriyordu. O güne kadar bu hastalığına çare olacak bir ameliyat Amerika Birleşik Devletleri'nde başarıyla gerçekleştirilememişti. Almanya'da geliştirilen "Trendelenburg operasyonu" adı verilen bir yöntemin başarı ile sonuçlanma oranı %6 idi. On yedi saatten sonra hastanın ameliyat olmadan kurtulamayacağı anlaşıldığında hastaya bu yöntem uygulandı ancak hasta ne yazık ki kurtarılamadı.
Bunu takip eden yirmi üç yıl boyunca Dr. John Heysham Gibbon ve eşi Mary, kalp çalışmasa bile oksijen yüklü kan akışını sağlayabilecek bir makine üzerinde çalıştı. Gibbon, 1935 yılında kalp - akciğer bypass makinesi prototipini kullanarak bir kediyi yirmi altı saat boyunca hayatta tutmayı başardı. Bu kalp - akciğer makinesi, önce kirli kanın makineye aktarılması ve ardından bir silindirden geçirildikten sonra yeniden atardamara aktarılması yöntemi ile çalışıyordu.
Makine üzerinde çalışmaya devam eden ikili, 1951 yılında bir insan üzerinde koroner arter bypass ameliyatı gerçekleştirdi ancak buna rağmen hasta hayatını kaybetti. Bundan on beş ay sonra, 6 Mayıs 1953'te on sekiz yaşındaki bir genç kızın kalbi üzerindeki geniş bir delik üzerinde ameliyat yapılırken kalp fonksiyonları bu makine sayesinde yirmi altı dakika boyunca sürdürülebildi. Hastanın ameliyattan sonra otuz yıl daha hayatını sağlıklı bir şekilde sürdürdüğü bilinmektedir.
Her ne kadar bu ameliyatta kullanılan makine sadece birkaç ameliyatta daha kullanılmış olsa da makinenin iyileştirilmiş bir modeli, cerrahlar tarafından çok sayıda kardiyopulmoner ameliyatında kullanıldığı bilinmektdir. Bu ameliyatlar sayesinde kalp sorunları giderilebilmiş, kalp kapakçıkları tamir edilebilmiş ve aort anevrizması sorunları giderilebilmiştir.
Başarılı bir kalp cerrahı olan Gibbon, 1973 yılında kalp krizinden hayatını kaybetti.