1979 yılında Amerikan Terry Miller, bir arabanın sadece basınçlı hava kullanılarak çalıştırılabileceğini kanıtladı. Air Car One adını verdiği ve sadece 1.500$'a üretilen hava ile çalışan araba üretim yönteminin patentini ise 1983 yılında aldı.
Sıcak ve genişleyen gaz ile pistonları yakıtın yanması ile çalıştırmak yerine Miller, basınçlı havanın genleşmesini kullandı. Önceleri havayı sıkıştırmak için gereken enerjinin elektrik aracılığı ile karşılanmasına rağmen o dönemde bile elektrik enerjisinin petrol ile çalışan arabalara kıyasla çok daha çevre dostu olduğu bilinmekteydi. Günümüzde pek çok şirket, basınçlı hava ile çalışan araba geliştirmesine rağmen bu arabalar henüz son kullanıcı ile buluşmuş değiller.
Hava ile çalışan araba modellerinin piyasaya sürülmesinden önce bu arabaların gidermesi gereken bazı zorluklar mevcuttur. Bunlardan birisi, havanın basınçlı halinden normal hale geçişi süresince genleşmesi sırasında motor soğumaktadır ve bu durum, buzlanmaya neden olabilir. Ayrıca bir kaza sırasında basınçlı hava depolarının patlama ihtimali çok daha yüksektir. Tüm bunlara rağmen bu arabaların petrol ile çalışan arabalara oranla avantajları oldukça fazladır. Bunlardan en önemlisi, bu arabaların üretim maliyeti, petrolle çalışan arabalara oranla %20 daha azdır. Yanmalı motor olmadan bir arabanın iç parçalarındaki aşınma en aza inmektedir. Çevreye zararlı gazların da hava ile çalışan arabalarda var olmadığını hesaba kattığımızda bu arabaların gelecekte üretilecek olan arabalarda kullanılacağına şüphe yoktur.
Bu tip arabaların kullanımı süresince harcanan bakım maliyetlerinin de düşük olmasına rağmen ne yazık ki yeni nesil arabalar, hibrit araba adı verilen modellerin yanı sıra yakıt hücreleri ve hidrojen tabanlı modeller şimdilik üreticiler tarafından daha çok rağbet görmektedir.
Not: Resimde gösterilen araba Motor Development International ve Tata Motors firmalarının ortaklaşa geliştirdiği ve AIRPod adını verdiği, sıkıştırılmış hava ile çalışan bir arabadır.