Irving Langmuir'in tungsten filament lambasının icadından beri 1916'da General Electric Company (GEC) araştırmacıları daha etkili ampuller üretmeye çalışıyorlar. Tungsten ile ilgili problemlerden biri onun çalışırken buharlaşmasıdır. Bu, ampulün iç duvarı üzerinde emici bir kaplama meydana getirmekle kalmaz, aynı zamanda filamenti zayıflatarak sonunda kırılmaya neden olur. Üreticilerin ikilemi, daha sıcak filamanların daha fazla verim sağlaması, ancak daha fazla buharlaşmanın da onların ömrünü kısaltıyor olmasıdır. İşte bu sorun, Frederick Moby'nin halojen lamba üzerine çalışmaya başlamasına önayak olmuştur.
GEC araştırma mühendisi Fredrick Moby, 1960 yılında halojen bir gazla (genellikle iyot veya brom) doldurulmuş kompakt kaynaşmış bir kuvartz zarfın içine elektrikle ısıtılmış, yüksek sıcaklıkta tungsten filament yerleştirerek bu alanda önemli bir adım atmış oldu. Onun geliştirdiği bu halojen lamba standart bir ampul soketi içine takılıyordu. Bu ampulün daha yüksek aydınlatma verimi olduğu gibi, önceki tungsten lambaların yaklaşık iki katı ömrü (2.000 ila 4.000 saat) vardı. Normal bir filaman ampulü ile kullanılan gücün yüzde 98'i ısı, yüzde 2'si ise ışıktır. Bir halojen ampul bu rakamları yüzde 91 ve yüzde 9 olarak değiştirir ve bu da paradan tasarruf sağlar. Moby, GEC projesindeki diğer mühendislerle paralel olarak çalışıyordu. Elmer Fridrich ve Emmett Wiley, 1959'da geliştirilmiş tipte bir akkor lambanın patentini aldı.
Belli bir güç harcaması için daha fazla ışık elde edebilen halojen ampulleri bu sebeple araba farları için idealdir. Ayrıca ofislerde, aydınlatırken aynı zamanda ortaya çıkan ısının etkisini gidermek için daha az klima gücünün kullanılmasını gerekli kıldığından dolaylı yoldan da enerji tasarrufu sağlar.