Muhtemelen camın nasıl üretildiği hakkında bugüne kadar pek fazla kafa yormamışsınızdır. Aslında, vitrin, araba ve aynalar gibi kullanımlar için gereken düzcamın düz cam haline getirilmesi çok zordur. Ya da en azından Sör Alastair Pilkington (1920-1995) 1959'da Birleşik Krallık'ta düzcam üretme sürecini geliştirmeden önce öyleydi. Cam üreticileri Pilkington Brothers'da (bu arada çalıştığı şirketin kendi soyadını taşıması tümüyle bir tesadüf) Teknik Mühendisi olarak çalışıyordu ve düzcam üretme tekniğini mükemmelleştirmesi onun yedi yılını aldı. Bundan önce İngiliz mühendis Henry Bessemer tarafından 1848 yılında geliştirilen plaka işlemi kullanılıyordu. Fakat bu işlem pahalı bir yöntemdi zira plaka işlemi camın bozulması ve işaretlenmesine neden olduğundan daha sonra camdaki bu kusurların cilalanarak düzeltilmesi gerekiyordu.
Düzcam üretiminde, geleneksel olarak silis, sodyum karbonat, kalsiyum oksit, magnezyum oksit ve alüminyum oksitten oluşan erimiş cam karışımı erimiş bir kalayın banyosuna dökülür. Bu her iki tarafta mükemmel pürüzsüz ve 6.8 mm'lik düz bir kalınlığa eşit bir cam şeridin oluşmasına neden olur. Bu cam şeridi gerektiğinde gerilerek daha ince bir camın ya da tam tersi bir yöntemle daha kalın bir camın oluşturulabilmesini mümkün kılar. Kalay banyosu boyunca giderek soğutulur ve sonra lehr adı verilen uzun bir fırında ısıyla işlemden geçirilir. Bu işlem gereklidir, çünkü cam gereğinden hızlı bir şekilde soğutulursa cam üzerindeki baskı daha fazla artacak ve bu da camın kesiciler altında kırılmasına yol açacaktır.
Bir düzcam hattı yaklaşık 500 metre uzunluğunda olabilir ve yılda 6.000 km cam üretilebilir. Bu yenilikçi yöntem sayesinde her hafta dünyada 370 düzcam fabrikasında 970.000 ton düzcam üretilmektedir.