Çok değil yakın bir geçmişe kadar bankomat, para çekme makinesi ya da ATM olarak bilinen makineler hayatımızda yoktu. İnsanlar para çekmek istediklerinde, bir binaya girip bir veznedar ile konuşmak zorundaydılar. Günümüzde ise durum tümüyle değişti. Mağazalarda, sinemalarda ve hatta Büyük Kanyon'un güney kenarında bile bulunan, dünya çapında 1.6 milyondan fazla para çekme makinesi ile nakit çekmek mümkündür.
Bu teknolojik bankacılık dehası için teşekkür etmek zorunda olduğumuz kişinin kim olduğuna yönelik her kafadan bir ses çıkar. Zamanının müreffeh bir mucidi olan Luther George Simijian, 1939'da ilk "nakit noktası"nı tasarladı. New York City Bank tarafından kurulan bu nakit makinesi en çok "... veznedarlar ile yüz yüze görüşmek istemeyen fahişeler ve kumarbazlar tarafından kullanıldı." Bu sebeple makine bir süre sonra yerinden kaldırıldı.
Bu olayın ardından ATM tarihinde neredeyse otuz yıl süren bir durgunluk yaşandı. Daha sonra, 1967'de, İskoç asıllı bir mucit olan John-Shepherd Barron (d. 1925), banyo yaparken dünyanın her yerinde insanların diledikleri zaman nakit para çekebilecekleri bir makine fikrine ulaştı ve bunun sonucunda ATM yeniden doğmuş oldu. Bu makinelerden ilki 1967'de Kuzey Londra'da bulunan Enfield'da kuruldu. Bu ilk para çekme makinesi, dört basamaklı bir kişisel kimlik numarasına (PIN kodu) karşı doğrulanan, radyoaktif madde ile kaplanmış bir kontrole benzeyen bir "işaret" ile eşleştirildi. Peki neden dört haneliydi? Çünkü mucitin eşinin hatırlayabileceği en yüksek haneli sayı dört haneli idi.
İlk plastik kart çalıştıran ATM kısa bir süre sonra Texan Don Wetzel tarafından icat edildi ve bazı insanlar (Smithsonian Enstitüsü de dahil) onu ATM'nin mucidi olarak nitelendirdi.