Dünya üzerinde 300 milyondan fazla kişinin astım hastası olduğuna inanılmaktadır ve bu insanlar, 60 yıldır astım spreyi kullanarak hastalıklarının etkilerini bir nebze de olsa dindirmektedirler. Ancak aerosol ilaçlarına ait parçacıkların ölçümlü bir şekilde ciğerlere aktarılması fikri bir bilim insanından ziyade on üç yaşındaki bir kız çocuğuna aittir. 1956 yılında bir astım hastası olan Susie Maison, babasına astım spreyinin neden saç spreyi benzeri bir aletin içerisine konulamayacağını sordu zira o dönemde kullanılan astım spreyleri büyük boyutlu cam bir püskürteç içerisinde yer alıyordu. 1970 yılında 3M Pharmaceuticals firması tarafından satın alınan Riker Laboratuvarları'nın başkanı Bay Maison ise kızının bu fikrini laboratuvardaki iş arkadaşları ile paylaştı ve ekip, bu fikri gerçekleştirmek için kolları sıvadı. Ekibin bu çalışmaları sonucunda ise ilk astım spreyi icat edilmiş oldu.
Ekip, aerosol parfümleri için kullanılan aygıtlar üzerine odaklandı ve ilaçları, isoprotenerolü ya da epinefrini alkolle, askorbik asitle ve kloroflorokarbon gazı ile karıştırdı. İlk çalışmalar bu karışımın başarısını ortaya koydu ve ekip bunun üzerine 1956 yılının Mart ayında ilk ticari astım spreyi üretimini gerçekleştirerek piyasaya sürdü. Aynı yıl anjina hastalığı için amil nitrat spreyi de piyasaya sürüldü. Burundan alınan ilk sprey ise 1957'de üretildi. Hem ağızdan hem de bulunan alınan spreyler üzerinde yapılan çalışmalar daha verimli tasarımların ortaya çıkmasına yol açtı ve bu sayede 1970 yılında dünyanın ilk nefes ile etkinleştirilen astım spreyi üretildi. 1987 yılında getirilen ozon tabakasını korumaya yönelik kanunların devreye girmesi ile birlikte kloroflorokarbon gazının yerini hidroflorokarbon gazı aldı. Bu değişiklik astım spreyi üreticileri için zorlu bir süreçti zira firmalar, o güne kadar kullandıkları tüm ürünleri hem verimlilik hem de güvenlik açısından yeniden test etmek zorunda kaldılar.
Ölçümlü ilaç aktarımı yapan bu aygıtlar her ne kadar oldukça yaygın bir şekilde kullanılmaya devam etse de aygıtlar üzerinde yapılan iyileştirme çalışmaları da devam etmektedir. İlaç parçacıklarının nasıl çalıştığını gün geçtikçe daha iyi anlayan bilim insanları, bu aygıtlar üzerinde önceleri verimsiz bir şekilde kullanılabilen insülin gibi bazı ilaçların da artık sprey aygıtları aracılığı ile kullanılabilmesinin önünü açtı.