Telefonla iletişim sistemleri ilk kez icat edildiğinde, çok az kişi üzerinde numaralı düğmeler bulunan telefonlara sahipti. Otomatik telefon santrali icadından önce telefon aramaları insanlar tarafından işletilen bir operatör aracılığı ile yapılırdı. Ahizeyi elinize alırdınız ve santral operatörü size aramak istediğiniz telefon numarasının ne olduğunu sorardı. Siz ona numarayı verdiğinizde operatör, kabloyu gerekli noktaya bağlayarak sizi aramak istediğiniz kişiye bağlamış olurdu.
Ancak telefon kullanımı yaygınlaştığında, insanların telefon aramalarını el ile bağlamaları son derecede elverişsiz bir hal almaya başladı. Bunun üzerine elektromekanik santraller icat edilmiş oldu. Kısa bir süre iletişim şirketleri bunun bile yeterli olmayacağının farkına vardılar zira telefon trafiği o kadar fazlalaşmıştı ki bu santraller aşırı yükten dolayı sürekli hata verir oldular.
Matematik alanında doktora yapmış olan 1929 doğumlu bilgisayar programcısı Erna Schneider Hoover, aynı zamanda sembolik mantık üzerine uzmandı. Kendisi New Jersey'de bulunan Bell Laboratuvarları'nda görevli olduğu sırada bu karmaşık telefon santrali problemini gidermek için bir çözüm geliştirdi. Kendisinin geliştirdiği otomatik telefon santrali, bilgisayarla desteklenen bir sistemdi ve çeşitli zamanlarda gelen aramaların yoğunluğunu analiz ediyor ve arama kabul oranlarını buna göre ayarlayarak, sistemin aşırı yükten dolayı hata vermesinin önüne geçmiş oluyordu. Bu sistemi yöneten yazılımın patenti 1971 yılında alındı ve aynı zamanda bir yazılım için alınan ilk patent olma özelliğine de sahip oldu.
Sadece telekomünikasyon alanında öncü olmakla kalmayan Dr. Hoover, kariyerindeki bu başarısının yanı sıra ailesi ile de ilgilenmeyi sürdürdü. Söylentilere göre Hoover, ilk otomatik telefon santrali tasarımının ön çizimlerini, üç çocuğundan ilkine hamile olduğu sırada hastanede yaptı. Onun otomatik telefon santrali alanındaki bu başarısı, kendisini Bell Laboratuvarları'nın teknik biriminin ilk kadın müdürü yaptı.