2 Ağustos 1939'da, II. Dünya Savaşı'nın başlamasından hemen önce Albert Einstein, dönemin Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Franklin D. Roosevelt'e yazdı. Einstein ve diğer bazı diğer bilim adamları Roosevelt'i, Nazi Almanyası'nın uranyum-235 üzerinde yaptığı saflaştırma çalışmaları hakkında bilgilendirdi. Bundan kısa bir süre sonra Birleşik Devletler Hükümeti, "Manhattan Projesi" (The Manhattan Project) üzerinde ciddi bir şekilde düşünmeye başladı. Özetle, Manhattan Projesi'nin temel amacı, kullanılabilir bir atom bombası oluşturmak için araştırma yapmak oldu.
Zenginleştirilmiş Uranyum Yapmak
Atom bombası yapımında karşılaşılan en önemli sorun, zincirleme reaksiyonu sürdürmeye yetecek bol miktarda "zenginleştirilmiş" uranyum üretimi oldu. O zamamlar, uranyum-235'i çıkarmak çok zor bir işlemdi. Aslında, uranyum metalinden uranyum metaline dönüşüm oranı her 500 birimde 1 birimdir. Bunun yanı sıra, uranyum madeninden ayrıştırılan uranyum metalinin %99'u, atom bombası yapımında kullanılamamaktadır. Bunun yanı sıra, işe yarayan U-235 ile hiçbir işe yaramayan U-238 birer izotop olduğundan, kimyasal yapıları birbirleri ile neredeyse aynıdır. O güne kadar kullanılan alışılagelmiş kimyasal ayrıştırma yöntemlerinin hiç biri, bu iki kimyasalı ayrıştırmak için kullanılamazdı. Sadece mekanik ayrıştırma kullanılarak bu iki kimyasalın ayrıştırılması mümkündü.
Oak Ridge, Tennessee'de çok büyük bir uranyum zenginleştirme laboratuarı kuruldu. Kolombiya Üniversitesi'nden Harold Urey ve arkadaşları, gazlı yayılım ilkelerini kullanarak bir çıkarım yöntemi icat ettiler. Kiklotronun mucidi olan ve Berkeley'de bulunan Kaliforniya Üniversitesi'nde öğrenim gören Ernest Lawrance ise bu iki izotopun manyetik olarak ayrıştırılabilmesine olanak tanıyan bir yöntemi icat etti.
Daha sonra, bir gaz merkezkacı kullanılarak, daha hafif olan U-235'in, daha ağır ve bölünmesi mümkün olmayan U-238'den ayrıştırılmasını sağladı. Tüm bu işlemler tamamlandığında geriye, atomun parçalanmasından oluşan bu konseptin tümünü test etmek kalmıştı.
Robert Oppenheimer - Manhattan Projesi
1939'dan 1945'e kadar geçen 6 yıllık Manhattan Projesi süresince, 2 milyar dolardan daha fazla para harcandı. Uranyumu iyileştirmek ve çalışan bir atom bombasının yapımını takip etmek için, zamanın en iyi akılları görevlendirilmişti. Atomun gücünü ortaya çıkaran insanlar arasında yer alan Robert Oppenheimer, projenin tasarlanmasından sonuçlanmasına kadar projede yer aldı.
Atom Bombası adındaki "Alet"i Test Etmek
Sonunda, yapımı sırasında "Alet" kod adı verilen atom bombasının, savaşa son verecek kadar yıkıcı olup olmadığını test edecek gün gelip çatmıştı. Los Alamos'takiler, 1945 yazının ortasında artık farklı bir güne uyandıklarından henüz haberdar değillerdi.
Saat 16 Temmuz 1945 günü saat 5:29:45'te, New Mexico'nun kuzeyinde yer alan Jemez Dağları'nın eteklerinden göğe doğru beyaz bir ışık hüzmesi içinde "Alet", Atom Çağı'nın da başladığının habercisi oldu. Patlama sonucu ortaya çıkan ışık bir süre sonra turuncu rengini aldı. Atomik bir ateş topu, saniyede 110 metre hızla göğe doğru yükselirken önce kırmızı rengini aldı ve daha sonra rengini kaybetti. Mantar şeklini alan radyoaktif bir toz bulutu, 9 km kadar göğe yükseldi. Bulutun altında kalan tek şey ise, kimyasal tepkimenin ısısı sonucu oluşan yeşil renkli radyoaktif cam parçaları idi.
Patlama sonucu ortaya çıkan ışığın kuvveti, sabahın erken ışıklarını aniden aydınlattı. O kadar ki, patlamanın yakınlarındaki bölgede yaşayanlar, o gün güneşin iki kez doğduğunu söylerler. Hatta 190 kilometre ötede yaşayan ve gözleri görmeyen bir kızın bile ışığı gördüğü söylenir.
Patlamaya tanıklık eden bilim adamlarının patlamaya yönelik farklı tepkileri oldu. Isidor Rabi, insanoğlunun üzerinde yaşadığı dünyaya tehdit oluşturmaya başlaması durumunda doğanın dengesinin bozulacağından korktu. Robert Oppenheimer her ne kadar projenin başarısından mutlu olsa da, Bhagavat Gita'da yer alan "Ben, dünyaların mahvedicisi olan ölümün kendisi oldum." sözlerini söylerken, Test Direktörü Ken Bainbridge'in ise Oppenheimer'a, "Artık hepimiz birer orospu çocuğu olduk." dediği söylenir.
Sonuçları gördükten sonra katılımcıların bir kısmı, oluşturdukları bu canavarı ortadan kaldırmak için imza toplamaya başladılar ancak onların bu istekleri bekledikleri karşılığı bulmadı. New Mexico'da yer alan Jornada del Muerto bölgesi, dünyada atom bombasının atıldığı ilk ve son yer olmayacaktı.
Manhattan Projesi'nin Anahtar Ekibi
Manhattan Projesi altında Atom Bombası'nı icat eden bilim adamlarının arasında Robert Oppenheimer, David Bohm, Leo Szilard, Eugene Wigner, Otto Frisch, Rudolf Peierls, Felix Bloch, Niels Bohr, Emilio Segre, James Franck, Enrico Fermi, Klaus Fuchs ve Edward Teller yer aldı. Einstein'ın Roosevelt'e yazdığı ve Manhattan Projesi'nin başlamasına neden olan mektubun bir kopyasını aşağıda görebilirsiniz.