Klonlama

Klonlama Diyagramı

Briggs ve King, organizmaları genetik olarak kopyaladı.

Klonlama dendiğinde birçoğumuzun aklına bilim kurgu filmleri ya da Dolly adındaki kuzu gelir. Ancak ilk klonlama, bunlardan çok daha uzun bir zaman önce gerçekleşti. Klonlama kelimesi ince bir dal kelimesinin Yunanca karşılığından türemiştir ve 1900lerin başında çiçeklerin aşılanması için kullanılmıştır. Kelimenin günümüzde kullanıldığı şeklinde kullanılmaya başlaması ise 1950lere dayanır.

O günlerde bilim adamları, günümüzdekinin aksine, klonlamayı bir organizmanın birebir kopyalanması olarak görmüyorlardı. Bilim adamları, bir embriyonun nasıl yetişkin bir bireye dönüştüğünü anlamaya çalışıyorlardı. Nobel ödüllü Hans Spemann, 1930larda salamandra embriyoları üzerinde çalışmaya başladı. Bir saç kılını kullanarak bölünen bir salamandra embriyosunu, iki farklı hücre içerisinde iki farklı çekirdeğin yer alması için kopyalamayı başardı. Bunun sonucunda ortaya birbirlerine benzer yapıda iki salamandra ortaya çıktı. Bunun üzerine Spemann, yetişkin bir varlığın benzer bir şekilde bir embriyo içerisine konularak bölünebilmesinin mümkün olup olmadığını sorgulamaya başladı.

Robert Briggs (1911-1938) ve Thomas King (1921-2000), Spemann'ın sorularının cevabını birkaç onyıl sonra aramaya başladı. Spemann'ın çalışmalarından bihaber olan Briggs, yetişkin bir çekirdeğin nüvesi çıkartılmış bir döllenmiş yumurtaya nakledilmesi sonucunda ortaya gelişimi tümüyle tamamlanmış bir yetişkinin çıkacağına inanıyordu. Briggs, çok küçük miktardaki nesneler üzerinde mikrocerrahi yöntemlerin uygulanmasının etkilerini tartışmak üzere King ile irtibat kurdu. Bir süre sonra ikili, Leopar kurbağalarından alınmış çekirdekleri, çekirdeği alınmış yumurtalara aktardı. İkili, bu sayede, klonlanan ilk memeli Dolly'nin klonlanmasından tam 40 yıl önce 1952 yılında, bir organizmanın klonlanmasını gerçekleştirmiş oldu. İkilinin kullandıkları yumurtalar, klonlama sonucunda birer kurbağa yavrusuna dönüştü.