Samuel Alderson, 1949 yılında elektrikle çalışan bir yapay kolun (elektrikli protez) ilk modelini geliştirdi. Herhangi bir uzvu kesilmek zorunda kalan fabrika işçilerine yönelik tasarlanan bu cihaz çok hantaldı ve harici bir güç kaynağına takılı olarak çalışıyordu.
Münih Üniversitesi'nden fizik öğrencisi Reinhold Reiter, ilk miyoelektrik protez kolunu patentledi. Aynı zamanda harici bir güç kaynağına ihtiyaç duyan bu elektrikli protez kol, elin açılıp kapanmasını kontrol etmek için kalan pazulardan gelen kas-büzülme sinyallerini kullanıyordu. Bu elektrikli protez kol, oldukça hantal bir yapıya sahipti ve vakum tüplerini kullanıyordu. Transistör teknolojisi onu kullanıma daha uygun hale getirirdi ancak bu teknoloji 1948 yılına kadar icat edilmemişti. O zamana kadar Alman para birimi yeniden değerlendi ve proje finansmanını kaybetti.
1958 yılında A. E. Kobrinski başkanlığındaki bir Rus ekibi, hayatta kalan bilek kaslarından gelen sinyallerle kontrol edilen bir miyoelektrik el geliştirdi. Almanya'daki Otto Bock Ortopedik Endüstrisi ve Avusturya'daki Viennatone, "Rus elinin" çeşitli sürümlerini pazarladı.
İlk başarılı miyoelektrik kolu "Boston Dirseği"dir. Matematikçi Norbert Weiner, ortopedi mühendisi Melvin Glimcher, Amar Bose, Robert Mann ve Massachusetts Institute of Technology'den (MIT) diğer bir grup bilim insanı 1968'de işlevsel prototipleri ve 1974'te de kullanılabilir bir elektrikli protez kolu yarattı.
Cihaz, kas kasılmaları tarafından üretilen akımları algılayan sensörlerlerin yer aldığı bir yuvayı kullanarak çalışıyordu: Bu küçük sinyaller yükseltildi ve protezi pille çalışan motorlarla hareket ettirdi. Gelecekte bu alanda yapılacak çalışmalar sonucunda elektrikle çalışan protez kolların sıcaklığın ve dokunma hissinin iletilmesini içermesi bekleniyor.