İnternet insanların hayatında henüz bu kadar yaygın değilken internete bağlanmak günümüzdeki kadar kolay değildi. Eskiden dial-up adı verilen bağlantı yöntemi sayesinde önce bir telefon numarasının aranması ardından o sunucuya bağlanmak gerekiyordu ve bu zaman alan bir işlemdi. Tüm bunların yanı sıra yapılan internet bağlantısı yavaştı ve internete bağlı kalınan zaman süresince telefon hattı sürekli meşgul olduğundan o sırada sizi arayan birisi size ulaşamıyordu. İşte tüm bu olumsuzluklar, İngilizce'de digital subscriber line olarak bilininen ve kısa adı DSL olan sayısal abone hattının doğmasına neden oldu.
Geniş frekansa sahip kablolu iletişim şirketlerinin standart telefon hatlarına kıyasla daha avantajlı olduğunu fark eden telefon şirketleri yüksek hızda internet hizmeti sunabilmenin yollarını arıyordu. Bu sayede büyük ticari başarı yakalayacaklarından emin olan şirketler, DSL teknolojisini icat ederek halihazırda dünyayı birbirine bağlayan ve telefon hizmetlerinde kullanılan bakır kabloların daha önce kullanılmamış potansiyelini kullanmak için kolları sıvadı.
Günümüzde DSL teknolojilerinin babası olarak adlandırılan kişi, 1988 yılında Bellcore firmasında çalışan Joseph Lechleider'dir. Lechleider, genişbant sinyallerinin hem yüksek hem de düşük frekans bantlarında bakır kablolar üzerinden gönderilebileceğini 1988 yılında keşfetmiş ve ayrıca günümüzde ADSL olarak da bilinen asimetrik sayısal abone hattını da icat etmiştir. Sıradan bir internet kullanıcısı genelde gönderdiğinden çok daha fazla veri aldığından indirme işlemleri için daha yüksek bant genişliği kullanmak hem muhteşem de hem de elverişli bir ilham kaynağıdır.